I have begun to write, albeit in a very limited manner, in Turkish. Overall, I believe the longest piece I have produced was around 150-200 words; given that it is possible to convey a point in far fewer words in Turkish than in English, I am fairly pleased with my progress. Besides some additional letters, such as ı, ş, ğ, and ç, the script is identical to English. The sole difference between how I type and handwrite my Turkish comes in the form of placing a dot beneath a c or s to represent ş and ç. I find that handwriting Turkish is significantly easier, as I have yet to learn the keyboard configuration for Turkish and have to hold down each English letter to select the appropriate variant for Turkish.
Grammatically, I would say that I have invested myself into learning how to properly communicate rather than focusing on the specific parts of sentences. Turkish’s sentence structure, given that it is not an Indo-European language, is substantially different from English, so I believe that it is more important to grasp the most fundamental ordering of words in a sentence. I am much more concerned with becoming a strong communicator in Turkish rather than expending energy and time on more academic aspects at this point in my language journey. I care far more about expanding my practical daily use of Turkish than preoccupying myself with grammatical concepts that I do not have the ability to comprehend due to my relatively basic level of Turkish.
Below are a few passages I have produced in Turkish for some of my homework assignments from my independent course:
1.
En sevgili ailem,
İlk kez İstanbul’dayım ve çok heyecanlıyım. Burada kız arkadaşımlayım ve biz Sakarya’da onun ailesi ile buluşacağız. Canım bana İstanbul’un tamamını göstermek istedi. Biz açlıktan ölüyoruz ve şu an kebap lokantasında yemek istiyoruz. Amerika’da kebap çok berbat ve seyahatimizden önce, beraber İstanbul’daki en iyi yemekleri araştırdık. Ben uçaktayken hafif aç oldum, ancak beklemeye karar verdim. İstanbul’a varana kadar, ben tek neye yiyeceğimi düşündüm. CZN Burak’ın restoranında ziyafet çekeceğiz. İskender sipariş edeceğim ve Pınarcığım tabak döner istiyor. Rakı deneceğim ama Pınar istemiyor. Rakıdan ölmeyeceğimi umuyorum. Yiyorken foto çekeceğim ve size yollayacağım.
Görüşürüz,
Ian
2.
Birinci odada yatak ile üç yastık var. Bir kırmızı ve iki renkli yastık yatakta var. Bu odada bir mavi duvar da bir beyaz duvar da var. Bir duvarda büyük pencere, ayna var ama mavi duvarda altı, yedi ve sekiz var. Odada bir küçük masa ve masada kırmızı lamba var. Birinci odada bir sandalye var. Bu odada halı yok.
İkinci odada çok mavi mobilya var. Mavi duvarda birçok büyük pencere var ve pencerede iki mavi perde var. Yatakta bir mavi yorgan ve yastık da var. Masada dolaplar ve mavi bir sandalye var ama mavi masa değil. Bu masada bir laptop, bir küçük lamba ve bardak var.
Dördüncü oda daha normal. Odada bir büyük yatak ve yatakta kırmızı yorgan var. Yatakta beş yastık ve odada iki masa var. Bu büyük masada kalem ve dolaplar var. Bu küçük masa beyaz. Masada yeşil bitki var. Duvarda resim ve tahta var. Bu odada kırmızı ve beyaz halı var.
Grammatically, I would say that I have invested myself into learning how to properly communicate rather than focusing on the specific parts of sentences. Turkish’s sentence structure, given that it is not an Indo-European language, is substantially different from English, so I believe that it is more important to grasp the most fundamental ordering of words in a sentence. I am much more concerned with becoming a strong communicator in Turkish rather than expending energy and time on more academic aspects at this point in my language journey. I care far more about expanding my practical daily use of Turkish than preoccupying myself with grammatical concepts that I do not have the ability to comprehend due to my relatively basic level of Turkish.
Below are a few passages I have produced in Turkish for some of my homework assignments from my independent course:
1.
En sevgili ailem,
İlk kez İstanbul’dayım ve çok heyecanlıyım. Burada kız arkadaşımlayım ve biz Sakarya’da onun ailesi ile buluşacağız. Canım bana İstanbul’un tamamını göstermek istedi. Biz açlıktan ölüyoruz ve şu an kebap lokantasında yemek istiyoruz. Amerika’da kebap çok berbat ve seyahatimizden önce, beraber İstanbul’daki en iyi yemekleri araştırdık. Ben uçaktayken hafif aç oldum, ancak beklemeye karar verdim. İstanbul’a varana kadar, ben tek neye yiyeceğimi düşündüm. CZN Burak’ın restoranında ziyafet çekeceğiz. İskender sipariş edeceğim ve Pınarcığım tabak döner istiyor. Rakı deneceğim ama Pınar istemiyor. Rakıdan ölmeyeceğimi umuyorum. Yiyorken foto çekeceğim ve size yollayacağım.
Görüşürüz,
Ian
2.
Birinci odada yatak ile üç yastık var. Bir kırmızı ve iki renkli yastık yatakta var. Bu odada bir mavi duvar da bir beyaz duvar da var. Bir duvarda büyük pencere, ayna var ama mavi duvarda altı, yedi ve sekiz var. Odada bir küçük masa ve masada kırmızı lamba var. Birinci odada bir sandalye var. Bu odada halı yok.
İkinci odada çok mavi mobilya var. Mavi duvarda birçok büyük pencere var ve pencerede iki mavi perde var. Yatakta bir mavi yorgan ve yastık da var. Masada dolaplar ve mavi bir sandalye var ama mavi masa değil. Bu masada bir laptop, bir küçük lamba ve bardak var.
Dördüncü oda daha normal. Odada bir büyük yatak ve yatakta kırmızı yorgan var. Yatakta beş yastık ve odada iki masa var. Bu büyük masada kalem ve dolaplar var. Bu küçük masa beyaz. Masada yeşil bitki var. Duvarda resim ve tahta var. Bu odada kırmızı ve beyaz halı var.
Comments